Dün akşam İstanbul Üniversitesi Eğitim Araştırma Topluluğu-Deneysel Sahne (DS) Boğaziçi Üniversitesi Demir Demirgil Sahnesinde tümüyle öğrencilerden oluşan bir ekiple Çehov’un “Düğün” adlı oyununu sergiledi. Grubun gündemi son yıllarda ağırlıklı olarak ÖKM içerisinde kaldığı engellemeler tarafından belirleniyordu. Geçtiğimiz yıl mezun ve öğrencilerin ortaklaşa oluşturdukları bir grupla sergiledikleri “Sevgili Doktor” adlı oyun belki de bu anlamda grubun artık sanatsal gündemlerinin de ağırlık kazanmaya başladığının bir göstergesi olmuştu. Bu yıl İATG’de topluluğu oluşturan öğrenci ve mezunların iki ayrı projeyle temsil ediliyor oluşu kurumsallaşma adına önemli bir kazanım olarak durmakta.
Bu bağlamda oyunu DS öğrencilerinin yürüttüğü bir eğitim çalışması olarak ele alıp geleceğe dönük bazı öneriler yapmak istiyoruz. Öncelikle geçen seneki ve bu seneki oyunlarda topluluğun “kolektif” çalışma yürütme konusunda ısrarcı olması önemli bir kazanım olarak görünüyor. Bu bağlamda ortaya çıkan ürün topluluğun tüm üyelerinin katkılarıyla ortaya çıkmış durumda. Ancak sahnede gördüğümüz ürünü estetik kriterlerle değerlendirdiğimizde bu olumlu noktanın önlem alınmazsa zaafa da dönüşebilecek bir eğilime yol açtığına tanık olduk: Sahne üzerinde dramaturjik açıdan üzerinde uzlaşılmış ortak ve tutarlı bir dil kurulmaya değil, her oyuncunun kendi adına güçlü olduğunu düşündüğü bir oyunculuk üslubunun sergilenmeye çalışıldığını gördük. Stilizasyon kullanma, grotesk ya da dramatik üsluplarda oynama türünden farklı eğilimlere sahip bu bir ya da iki yıllık oyuncular, kendi tercih ettikleri üslup içerisinde başarılı bir icra sergileseler de, yorumladıkları rolün ve içerisinde bulundukları “verili koşulların” gereklerini zaman zaman unutma eğilimindeydiler. Bu da masa başında yürütülen tartışmaların sahne üzerine taşınmasında sorunlara yol açıyordu.
Bu sorun eski kuşak tiyatroculara yıllar önce İATP gruplarıyla birlikte yürütülen bir atölye çalışmasında yaptığımız bazı tartışmaları hatırlattı: oyunculuk ve sahneleme üslubunun dramaturjiyle uyumlu biçimde oluşturulması. Bu ilke son dönemde ÜTP (Üniversite Tiyatroları Platformu) topluluklarının oyunlarında küçük ya da büyük oranda görünür olmaya başladı. Bu durum belki de geçmişte elde edilen deneyimlerin bir şekilde genç oyunculara aktarımında oluşan bir eksiklikten kaynaklanmakta. Bu nedenle önümüzdeki dönemde ÜTP topluluklarının yaz çalışmaları kapsamında organize edilecek ve İATP-G’nin deneyimli unsurlarının da yürütücülüğünü üstleneceği söz konusu başlıkla ilgili bir atölye çalışmasının gündeme gelmesi, bu tür tartışmaların yeniden başlatılması açısından yararlı olabilir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder