Bu yazının kısa bir versiyonu Agos Gazetesi'nin 10.01.2014 tarihli sayısında yayınlanmıştır.
“Tiyatro”nun varlığından Metin And sayesinde haberdar
olmuştuk. Özellikle 70’li ve 80’li yıllarda yaptığı araştırmalarla gösteri
sanatları tarihçiliğine bilimsel bir çerçeve kazandıran, doğrudan ya da dolaylı
olarak hepimizin öncüsü ve hocası olmuş olan büyük araştırmacı, ilk baskısı
1976 yılında DTCF yayınlarınca yayınlanan “Osmanlı Tiyatrosu” adlı eserinde
Hagop Baronyan’ın 1874-1875 yılları arasında Osmanlıca olarak yayınlanan dergisine
sık sık referans yapar ve geniş alıntılara yer verir. Ama And’ın daha sonra
üzerinde çalışmayı terk ettiği pek çok konu gibi, Baronyan’ın “Tiyatro”suna
yönelik ilgisi de 80’li yılların sonundan itibaren sönümlenmeye başladı ve
dergi bir kenarda unutuldu.
Metin And’ın eseri yayınlandığı sıralarda, ailesinin
kökenleri Anadolu topraklarına dayanan Ermeni bir doktora öğrencisi, Oxford
Üniversitesi’nde hazırladığı bir tez için dergiyi yeniden keşfetmekle meşguldü
ve daktilosundan şu cümleler çıkmaktaydı: “Çok yakın zamana kadar ‘Tiyatro’
hakkında çok az şey biliniyordu. Çağdaşlarının bu dergiden haberdar olmaması
mümkün değildi, buna rağmen kendi döneminin Ermeni basınında ona ilişkin çok az
referansa rastlanır. (…) Görünen odur ki aynı dönemde Ermenice olarak
yayımlanan ‘Tadron’un birebir çevirisi olduğunu zannetmişlerdir. (…) Türkçe
kaynaklarda ‘Tiyatro’ya ilişkin birçok göndermeye rastlarız. (…) Ama bunlar çok
genel referanslardır ve tıpkı Ermeniler gibi Türkler de henüz ‘Tiyatro’nun
içeriğini kapsamlı bir biçimde araştırmamışlardır.” İngiltere’de 1978 yılında
yazılan bu satırların sahibi Baronyan üzerine yapılmış en kapsamlı
araştırmalardan birisini (İngilizce konuşan ülkeler için belki de en
kapsamlısını) yazacak olan Kevork Bardakjian’dır.
Aslına bakılırsa Bardakjian’ın 70’lerin sonunda yaptığı bu
tespitin 2000’lere kadar geçerliliğini sürdürdüğü söylenebilir. ‘Tiyatro’ kendi
anavatanında yeniden keşfedilmek için 2000’li yılların ikinci yarısını beklemek
zorunda kalmıştır. Uzun yıllar sonra ilk kez Bardakjian’ın “Klatzor Armenian
Review” (Kış 1986) adlı dergiden alınan “Baronyan’s Tiyatro” başlıklı
makalesinin Türkçe çevirisinin, Mimesis Tiyatro Çeviri Araştırma Dergisi’nin
17. sayısında yayınlamasıyla tiyatro kamuoyunun gündemine geldi. Ardından adı İBBŞT’nin
Engin Alkan yönetiminde sergilediği
“Şark Dişçisi” adlı oyunun program dergisinde zikredildi ve böylece onu
yaratan isimle birlikte popülerlik kazandı. Kısa bir süre önce yine İBBŞT’nin
girişimiyle 20 Mart 1874-12 Nisan 1875 tarihleri arasındaki sayılarının çift
alfabeli (Arap ve Latin) özel bir edisyonla yayınlanmasıyla artık
araştırmacıların ve meraklı kimi tiyatro okurlarının rahatça ulaşabileceği bir
kaynak haline geldi.
Osmanlı Devleti’nde yayınlanan dördüncü Türkçe mizah dergisi
olan “Tiyatro” (ilk ikisi Teodor Kasap tarafından yayınlanan “Diyojen” ve
“Hayal”, üçünücüsü ise Zakarya Efendi tarafından yayınlanan” Latife”) haftada
iki gün (çarşamba ve cumartesi) yayınlanmaktaydı. Dört sayfadan oluşuyor ve
içeriğinin tümü Baronyan tarafından oluşturuluyordu. İddia edilenin aksine Ermenice
yayınlanan “Tadron”la birebir aynı malzemeyi içermiyordu. 2010 yılında BGST ile
Aras Yayıncılık’ın ortak girişimiyle Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlenen
“Hagop Baronyan Günü” için hazırlık yaparken bir süre birlikte çalışma şansını
yakaladığımız Zakarya Mildanoğlu ile inceleme fırsatını bulduğumuz “Tadron”
Ermenice harfli olmakla birlikte çiftdilli, Ermenice-Türkçe bir malzeme
içeriyordu. Ermenice olarak kaleme alınmış ve Baronyan’ın Patrikhane’ye dönük
bazı eleştirilerini içeren uzun giriş yazısı görebildiğimiz kadarıyla
“Tiyatro”da yer almamıştı. Ama “Tadron”un son iki sayfası aynı zamanda
“Tiyatro”da yer alan Türkçe yazılardan ve karikatürlerden oluşmaktaydı.
Baronyan her iki derginin de editörü olduğundan ve her iki dergi de haftada iki
kere yayınlandığından ortak malzeme içermeleri oldukça doğaldı ama Baronyan’ın
cemaate dönük gündemlerle Osmanlı toplumunun geneline dönük tartışmaları ayrı
mecralarda yürütmeyi tercih etmiş olduğu görülmekteydi. Aynı anda aynı kişi
tarafından yayınlanan bu iki derginin içeriklerinin ne denli örtüştüğü ya da
ayrıştığı aslına bakılırsa hala ayrıntılı bir analizi yapılmış bir konu
değildir. Bardakjian Hoca’dan
öğrendiğimize göre, Baronyan iş yoğunluğu nedeniyle bu iki dergiden birisini
seçmek zorunda kaldığında Türkçe olanı seçmiş, belli bir tarih için “Tadron”a
danışmanlık yapmakla yetinmiştir. Bu da onun, cemaat içerisine kapalı değil
Osmanlı toplumunun geneline dönük tartışmalar yürütmeyi amaçlayan kamusal bir
entelektüel olmayı benimsediğinin bir göstergesi olarak kabul edilebilir. Ancak
“Tadron”dan da hiçbir zaman el çekmemiş ve bir süre sonra editörlük görevine
geri dönmüştür.
Yine çoğunlukla tahmin edildiği gibi “Tiyatro” sadece bir
tiyatro dergisi değildi. Oyun tanıtımı, eleştirisi ve kısa oyunlar yayınlamakla
beraber, derginin daha çok Shakespeare’in ünlü deyişini hatırlatacak biçimde
dünyayı bir “tiyatro sahnesi” olarak gören bir yaklaşımı vardır. Çokkültürlü
bir toplumda, kendisini hem bir Ermeni hem de eşit bir Osmanlı vatandaşı olarak
gören bir yazarın, içerisinde yaşadığı dünyaya mizah yoluyla eleştiri
yönelttiği özgün bir yayıncılık deneyimiydi. Ama bu topraklarda eleştirel aklın
bir aracı olmuş tüm gazete ve dergiler gibi onun da ömrü siyasi iktidarların
bitip tükenmek bilmez baskıları nedeniyle kısa olmuştur. Şimdi İBBŞT’nin bu
vefakâr girişimiyle Baronyan’ın “Tiyatro”su aradan geçen 150 yıllık zaman
diliminin ardından tekrar okuyucusuyla buluşma fırsatını yakalıyor. Emeği geçen
herkesi kutluyoruz.
Son bir not da kitabın edisyonuna dair: Son derece iyi
niyetle gerçekleştirilmiş ve yoğun emek isteyen bir girişimin ürünü olmasına rağmen
“Tiyatro”nun bu yeni baskısı kimi edisyon hataları içeriyor. Gelecekteki
baskılarının özenli bir gözün kontrolünden geçirilerek ve bazı konularda uzman
görüşü alınarak yapılması çok yararlı olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder