İATG (İstanbul Amatör Tiyatro Günleri) 2007 geride bıraktığımız hafta boyunca üniversiteli toplukların sunduğu gösterilerle devam etti.
Hafta içerisinde iki Boğaziçili topluluk sahne aldı: Boğaziçi Üniversitesi Folklor Kulübü (BÜFK) ve Boğaziçi Üniversitesi Oyuncuları (BÜO). BÜFK, Müzik ve Dans birimlerinin bir süredir düzenli bir biçimde yürüttüğü ortak gösteri çıkarma pratiğinin son halkası olarak “Hepimiz” adlı gösteriyi sergiledi. Bu yılki gösteri Anadolu’nun “yerinden yurdundan edilen” değişik halklarının dansları ve müziklerini sahneye taşımayı amaçlıyordu: Çingeneler, Aleviler, Rumlar, Ermeniler ve Kürtler, üniversiteli dansçı ve müzisyenlerin performansları aracılığıyla Boğaziçi Üniversitesi Garanti Kültür Merkezi sahnesinde buluştular. Gösteri izleyicilerden sık sık coşkulu alkışlar aldı ve fuaye sohbetlerinde de ortaya çıktığı gibi genelde beğeni topladı.
BÜO’nun İATG kapsamında sergilenen ilk oyunu “Müfettiş” Gogol’ün klasikleşmiş metni çerçevesinde modern toplumun “kaçınılmaz” bir gerçekliği olarak bürokrasi olgusunun 19. yüzyıldan yansıyan bir eleştirisini sunmayı amaçlıyordu. Gösteride oyuncuların performansları genelde olumlu değerlendirildi. Grup 19. yüzyıldan kalma bu metni günümüze taşıma gibi bir amaçla hareket etmemekle beraber, nerdeyse bir buçuk yüzyıl önce yazılmış olan bu metnin içerdiği güncel paralellikleri ortaya çıkarmak amacıyla oyuna güncel espriler içeren kimi sahneler eklemeyi tercih etmişti. Bu sahneler içerisinden özellikle “okul teftişi” sahnesi seyirciler tarafından genelde beğenildi. Oyundan sonra fuayede yapılan sohbetlerde kimi izleyiciler finale yönelik bazı soru işaretlerine sahip olduklarını dile getirdiler. Gösteri sonrasında günsonu söyleşisi yapılmaması nedeniyle bu tartışmaların İATG sonrasında yapılacak değerlendirme toplantılarına taşınmasının yararlı olacağına karar verildi.
İATG 2007’nin ikinci haftasonunda gerçekleştirilen etkinlikler 13 Mayıs Pazar günü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Fındıklı Kampüsü oditoryumunda gerçekleştirildi. İlk olarak İstanbul Üniversitesi Eğitim Araştırma Topluluğu-Deneysel Sahne topluluğu bir başka Gogol eserinin prömiyerini gerçekleştirdi: “Bir Delinin Güncesi”. Bu gösteri izleyiciler tarafından izlenebilirlik açısından olumlu eleştiriler aldı. Gösteri önümüzdeki hafta Zeytinburnu Atatürk Kültür Merkezi’nde yeniden sergilenecek ve günsonu söyleşisi bu gösterimden sonra yapılacak. Bu nedenle oyunla ilgili daha ayrıntılı değerlendirmeleri önümüzdeki haftaya ertelemeyi uygun buluyoruz.
Günün ikinci gösterisi Ankara merkezli bir grubun, Tiyatro Gazi Mühendislik Mimarlık’ın (TİYAGAMM)sergilediği Fernando Arabal’ın “Cephede Piknik” adlı oyunuydu. Oyun 1959 yılında kaleme alınmış ve Absürd Tiyatro’nun klasikleşmiş örneklerinden birisi olarak kabul görmüştür. Bununla beraber yapılan oyunsonu söyleşisinde TİYAGAMM üyeleri, oyunu günümüz gerçeklikleriyle karşılaştırıldıklarında absürd olmaktan ziyade “fazlasıyla gerçekçi” bulduklarını ve bu oyunu mekanikleşmiş, adeta kuklalaşmış olduğunu düşündükleri modern insanın, savaş olgusu karşısında yaşadığı ilgisizliği iyi bir biçimde gözler önüne serdiğini düşündükleri için seçtiklerini belirttiler. Yapılan tartışmada, günümüzde Absürd bir oyunu ele alırken yaşanacak sorunlar da odak noktasına taşındı: “Absürd”ün günümüzde özellikle medyada, ortaya ilk çıktığı dönemden farklı olarak toplumsal bağlamından ve politik kökenlerinden koparılmasının, bu türden oyunlar sergilemeye yönelen tiyatrocular açısından problemli bir durum yarattığı, bununla beraber İATG 2007 kapsamında sergilenen üniversite oyunlarında “absürdist” eğilimin hızla arttığının gözlemlendiği tespiti yapıldı. TİYAGAMM ile yapılan sohbet, Ankara merkezli tiyatroların yaşadığı süreçlerden fazlaca haberdar olmayan İstanbullu izleyiciler açısından oldukça yararlı oldu.
Günün son oyunu, çalışmalarına bu yıl başlayan İTÜ Taşkışla Sahnesi’nin metnini kolektif biçimde ürettiği “Sıradaki!”ydi. Oyun ilk bakışta Mimarlık Fakültesi öğrencilerinin, tasarım projelerinin değerlendirilişi sürecinde jüri ile yaşadıkları çeşitli gerçek durumları sahneye taşımayı amaçlıyor gibi görünse de, aslında genel anlamda akademik dünyanın iki önemli değişmezi olarak üniversite öğrencileri ve akademisyenlerin ilişkilerini ve üniversitelerimizde hakim olan eğitim anlayışını eleştirel bir tavırla ele alan bir metin olma niteliği taşıyordu. Oyunsonu söyleşisinde Taşkışla’da bir süredir sönümlenen tiyatral pratiği yeniden canlandırma gibi önemli bir misyonu sahiplenen topluluğun performansı genel anlamda olumlu değerlendirilirken, metin üzerinde çalışılmaya devam edilmesinin oyunu ileri bir düzeye taşıyacağı ifade edildi. Sorulan bir soru üzerine grup üyeleri oyunu çalışmaya devam etmeye istekli olduklarını belirttiler. Bu bağlamda oyuna yöneltilen “yaşananların genel olarak akademik sistemin çelişkilerinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının sahnede yeterince anlaşılamadığı”, “kimi tiplemelerin yorumunda kadın dramaturjisinin yetersiz kaldığı” vs… türünden sorunların ilerleyen dönemlerde yeniden ele alınması yararlı olacaktır.
İATG 2007, önümüzdeki hafta, İstanbul Üniversitesi ÖKM'de BÜO'nun sahnelediği "Ben de Bunları Anlatmazsam" ve Zeytinburnu Atatürk Kültür Merkezi’nde İ.Ü.E.A.T-Deneysel Sahne’nin "Bir Delinin Güncesi" ve Zeytinburnu Halk Sahnesi’nin "Nesini Söylesem" gösterileriyle devam edecek.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder